top of page

Suç ve Ceza VS Yapay Zeka

  • Yazarın fotoğrafı: Evren Şirin
    Evren Şirin
  • 26 Kas 2024
  • 2 dakikada okunur

📍Sanat ve yazarlık yapabilmem için yapay zekânın bulaşıklarımı ve çamaşırlarımı yıkamasını istiyorum; bulaşıklarımı ve çamaşırlarımı yıkayabilmem için yapay zekânın sanatımı ve yazılarımı yapmasını değil.


📍Bu sözler üzerine çok yazıldı, çizildi. Bu ifadeler, bilimkurgu ve fantastik türlerde eserler veren Joanna Maciejewska'ya ait.


📍Peki, bu sözlerin altına imza atılır mı ? Yoksa temkinli mi yaklaşmak lazım, tartışılır zira teknolojinin bu baş döndürücü yolculuğunda hiç birimiz denize sırtını dönüp dağa bakan kişi olarak anılmak istemiyoruz. Yapay Zekanın limitlerini gelecek on yıllar bağlamında henüz yeterince öngörebilmiş değiliz.


📍Bunun yanında, tartışmaya yön verebilecek bir konuyu sizinle paylaşmama müsaade edin.


📍Suç ve Ceza için “Bir insanın yazabileceğinden fazlası” denilmiştir. 


📍Dostoyevski’nin Allah vergisi yeteneğinin yanına, yaşamındaki ağır yükleri ekleyin: yıllarca hastalıklarla mücadele eden bir anne ve onu küçük yaşta kaybetmesi, sert ve otoriter bir baba, yoksulluk, adi bir suçlu muamelesi görmek, idama mahkûm edilmek, St. Petersburg’un soğuk meydanında son anda kurşuna dizilmekten kurtulmak, Sibirya sürgün yılları, kumara düşkünlük, beş parasız geçen zamanlar, mutsuz bir evlilik... Bunların yanında yoksulları derinden gözlemleyen bir vicdanın ağırlığı, sara nöbetleri ve uzun yıllar bir çocuğunun olmaması gibi, romanlarda okuduğumuz hikâyelere taş çıkartacak bir hayatı yaşamış olması.


📍Bu yaşanmışlıklar olmasaydı Suç ve Ceza ortaya çıkabilir miydi? Diğer yandan, yapay zekâ, tüm bu deneyimlere sahip olmadan da bir Suç ve Ceza ortaya koyabilir mi? Bir cinayet işlemesine rağmen Raskolnikov’u dışlamayan, onu bağışlamamızı sağlayan o derin duyguyu yapay zekâ gerçekten verebilir mi? 


Yanıtları sizlere bırakıyorum.


📍Bu noktada, Ataol Behramoğlu’nun St. Petersburg, Dostoyevski ve Puşkin’i konu alan belgeselini izlemenizi öneririm.


📍Aşağıda, resimde gördüğünüz üst köşe kat, Dostoyevski’nin Suç ve Ceza romanını yazdığı evdir.


📍Görünene göre, Dostoyevski, günlerce, haftalarca St. Petersburg’da kiraladığı bu evin penceresinden bakarak, Raskolnikov’u şehrin caddelerinde, sokaklarında gezdirmiş; onun içsel çatışmalarını ve dış dünyadan kopuk ruh halini bir dakika bile peşinden ayrılmadan yaşamıştır. Belli ki, Raskolnikov, tefeci kadını öldürmeye giderken, arkasından onu izleyerek adımlarını takip ediyordu. Sonrasında ise pencerenin arkasından, Raskolnikov'u acıları, pişmanlıkları ve ızdıraplarıyla perde arkasından seyretmeye devam ediyordu. Suç ve Ceza'yı ikinci kez okuduğumda, Dostoyevski'nin bu köşe evin penceresinden bizi her an izlediği düşüncesi aklımdan bir an bile çıkmadı.


📍Bu, tüyler ürperten inanılmaz bir odaklanma, insan psikolojisinin derinlemesine kavranışı ve bir ruhsal durumun yazıya dökülmesidir. 


📍Beni cezbeden, insan zekâsının, ruhunun ve duygu dünyasının ortaya çıkardığı böylesine muhteşem eserlerdir ve korunmaya değerdir.






 
 
 

Commentaires


  • Instagram
  • Linkedin
bottom of page